26 Haziran 2014 Perşembe

Avrupa Birliği Özel (maddi) Hukuku 2014 Bahar Yarıyıl BÜTÜNLEME Sınavı ÇÖZÜM Önerileri

TC İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ
2013-2014 Akademik Yılı AVRUPA BİRLİĞİ ÖZEL HUKUKU
Bahar Yarıyılı BÜTÜNLEME Sınavı ÇÖZÜM ÖNERİLERİ 17 Haziran 2014

1. Fransız Hükümeti aşağıdaki tedbirleri almak istemektedir:
a. AB Üyesi Doğu Avrupa devletlerine kayıtlı TIR/Kamyonların, Fransa’da neden olduğu ölümcül kazalardan ötürü, mal ithali için ülkeye girerken zorunlu araç muayenesine tabi kılınmaları ve 10 Euro karşılığında yola elverişlilik belgesi almalarını şart koşar.

ÇÖZÜM:

Kural: AB üyesi devletlerin ülkeleri arasında malların tek pazarda serbest dolaşımını sağlamak için, gümrük vergi, harç veya ücretler ile ulusal korumacılık yapılması ABİA 30. madde ile yasaklanmıştır. Bu yasağın iki unsuru vardır. i. sadece gümrük vergisi değil ama buna denk etkiye sahip olan ücretleri kapsar; ii. yasak mali nitelikteki tedbirlere ilişkindir. (1969 Sociaal Fonds Davası)

Olayda, Fransa'ya girerken TIR/kamyonların araç muayenesi için istenen €10 bedel bir gümrük vergisi değildir. Fakat ithal edilen malların sınırdan geçişi sırasında uygulanan mali nitelikte bir ücretlendirmedir ve gümrük vergisine denk etkiye sahiptir. Tıpkı gümrük vergisi gibi,  buna denk etkiye sahip koruyucu ulusal tedbirler de 30. madde yasağı içine girer.

[ABAD 1969 Komisyon v İtalya davasında gümrük vergisine denk etkiye sahip ulusal tedbirler kavramını geniş yorumlamış ve yasağı sıkı bir şekilde uygulamıştır. Böylece bu amaca yönelik her türlü dolaylı usuli araçlar da yasaktır.]

Bunun bir istisnası: eğer ücret ithalatçıya verilen hakiki bir hizmetin karşılığı ise ve ithalatçıya açık, kesin ve somut bir yarar sağlıyor ise, o zaman 30. madde yasağına giren denk etkiye sahip bir ücret sayılmaz. (1983 Komisyon v. Belçika) Bu halde ücret hizmetin gerçek masrafını yansıtmalıdır.

Ancak burada hizmet, AB üyesi Doğu Avrupa devletlerine kayıtlı araçların muayenesi için zorunlu kılınmıştır:

Zorunluluk, AB hukuku tarafından değil ama Fransa tarafından sadece Doğu Avrupa menşeli araçlar aleyhine getirilmiştir. (1988 Komisyon v Almanya) Sadece menşei Doğu Avrupa devletleri olan ithalata uygulanması zorunluluğu, ABİA 18. maddedeki milliyet esasına dayalı doğrudan ayırımcılık yasağına girer.

ABİA 36. madde uyarınca insan sağlığı ve yaşamının korunması istisnası ile hukuka aykırılık kaldırılabilir mi?  İnsan sağlığı ve yaşamına ciddi tehlike arz eden durumlarda bu mümkündür. Ancak AB üyesi bir devlette araç muayenesinden geçerek yola elverişli bulunan bütün araçların, daha sonra bir başka AB üyesi devlet tarafından trafik riski taşıdığı iddiasıyla tekrar zorunlu araç muayenesine tabi kılınmasının 36. madde altında haklı görülmesi çok zordur.

b. Fransa’da sağlıklı yaşamı teşvik etmek için, Fransız yerli malı katlanabilir bisikletler üzerindeki KDV oranını azaltarak vergi indirimi koymak ister. Ama ithal edilen bütün yarış bisikletleri üzerindeki KDV oranını korur.


ÇÖZÜM:
Kural olarak: KDV oranlarını belirlemek, hükümetin iç hukuk tasarrufudur. AB, ulusal vergi sistemlerine karışmaz.

Ancak ABİA 110. madde, yerli malların lehine koruyucu etki yaratan ve dolayısı ile ithal edilen malları dezavantajlı hale getiren bir ulusal vergi sistemini hukuka aykırı görmüştür ve yasaklamıştır. Fransa, yerli malı katlanabilir bisikletler üzerindeki KDV oranını indirerek, ithal edilen yarış bisikletleri aleyhine bir durum yaratmaktadır.

Bu durumun yasağın kapsamına girip girmediğini incelemek için, 110. madde ikiye ayrılır:  (i) benzer ürünler ve (ii) birbirine benzemeyen ama sadece birbiri ile rekabet içerisinde bulunan  ürünler.

O halde ilk soru: katlanabilir bisikletler ile yarış bisikletleri benzer ürünler midir?
Her ikisi de bir ulaşım aracıdır denebilir. Fakat ili ayrı tür bisikletin, tüketicinin farklı ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğu düşünülebilir: Şöyle ki, katlanabilir bisiklet, çoğunlukla, bir yerden bir başka yere seyahat eden kişiler tarafından bir ulaşım aracı ve şekli olarak kullanılır. Oysa yarış bisikleti, sıradan halktan çok bisiklete ilgi duyanlar tarafından spor yapmak amacıyla kullanılır. Bu bakımdan benzer ürünler olarak sayılamaz.

Sonuç olarak: katlanabilir bisikletler ile yarış bisikletlerin benzer ürünler olmadığı kabul edilir ise, korumacı etki doğurmadığı sürece, farklı vergi oranı uygulamak yasak içerisine girmez.

Böyle bir korumacı etki için, ikinci soru: katlanabilir bisikletler ile yarış bisikletleri birbiri ile rekabet içerisinde midir?  Bisiklet sporunu seven biri, almak istediği yarış bisikletini aynı zamanda işe veya okula gitmek için günlük hayatla seyahat amacı ile kullanmak isteyebilir. Yine müşteri aslında günlük hayatta seyahat etmek amacıyla kullanmak üzere, çok daha hızlı olan yarış bisikletini tercih etmek isteyebilir. Her iki durumda yerli malı katlanabilir bisikletler ile, ithal edilen yarış bisikletleri arasındaki ciddi fiyat farkı müşterinin tercihini belirleyebilir.

Sonuç olarak: eğer ithal edilen yarış bisikletleri üzerindeki yüksek KDV oranı, alıcıyı daha düşük KDV'li ve dolayısıyla daha ucuz yerli malı katlanabilir bisiklet lehine bir tercihe itiyor ise, o zaman bu vergi farkından kaynaklanan bir koruma tedbiri yerli malı katlanabilir bisikletler lehine ortaya çıkmış demektir. Bu da, ABİA 110 (2). maddeye aykırı olacaktır.

Böyle olsa bile, bu KDV farkı, meşru bir amacı yerine getirmek için orantılı bir tedbir olarak haklı gösterilebilir. Buradaki meşru amaç, Fransa'da sağlıklı yaşamı teşvik etmek politikasıdır. Katlanabilir bisikletler üzerindeki KDV oranını azaltmak, bu meşru amacı yerine getirmek amacı olabilir. Ancak yarış bisikletlerini bu vergi teşviki kapsamı dışında tutmak, mantıklı, tutarlı ve orantılı değildir. Çünkü yerli malı lehine ayırımcı ve korumacı etki doğurur. 110 (2). maddedeki yasak kapsamına girer.

c. Fransız çiftçileri, İspanya’dan gelen ucuz sebze ve meyve ithalatını protesto etmek için, Paris çevre yolunu ulaşıma kapatmışlardır. Fransız polisi, asayişi sağlamak için yapılacak bir müdahalenin olayları kötüleştirerek İspanyol kamyoncuların, sivil halkın, göstericilerin ve polisin can ve mal güvenliğini tehlikeye atacağı gerekçesi ile, gösterilerin devamına ve ulaşımın engellenmesine müsaade etmiştir.
Fransa’ya AB hukuku bakımından ilgili hükümler uyarınca neler tavsiye edersiniz?

ÇÖZÜM: Fransız çiftçileri tarafından ulaşımın engellenmesi, İspanya'dan gelen sebze ve meyvelerin ithalatını sınırlar.

Oysa kural olarak: ABİA 34. madde ticarete yönelik bütün engelleri ortadan kaldırmayı amaçlar. Üye devletler arasındaki ithal üzerinde bütün miktar sınırlamaları ile bunlara denk etkiye sahip olan ulusal tedbirleri yasaklar. 1974 Dassonville kararı, Birlik içerisindeki ticareti her türlü şekilde olumsuz etkileyen ulusal tedbirleri, miktar sınırlamalarına denk etkiye sahip olan tedbirler olarak çok geniş yorumlamıştır. Fransız çiftçileri tarafından ulaşımın engellenmesi, üye devletler arasındaki ticareti engellemiştir.

34. madde altında Fransız Hükümetinin ülkesinde ticaretin engellenmesini ortadan kaldırma yükümlülüğü: 34. madde sadece negatif bir yükümlülük, yani tedbir almaktan imtina etmek veya ticaretin engellenmesine yol açacak şekilde davranmaktan kaçınma yükümlülüğünü getirmez. Fakat AB Andlaşmasının 4(3). maddesi (üye devletler kurucu andlaşmadan doğan yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadırlar) ile beraber yorumlandığında, kendi ülkesi içerisinde malların dolaşım serbestliği ilkesinin uygulanması için her türlü gerekli ve uygun olan tedbirleri almak yönünde pozitif bir yükümlülük vardır.

Fransa'nın, olayların kötüleştirerek İspanyol kamyoncuların, sivil halkın, göstericilerin ve polisin can ve mal güvenliğini tehlikeye atacağı gerekçesine dayanarak gerekli tedbirleri almaması ve gösterilerin devamına ve ulaşımın engellenmesine müsaade etmesi, 36. madde altında kamu düzeni ve kamu güvenliği istisnası ile haklı görülebilir mi?
Bu davanın görüldüğü 1997 Komisyon v. Fransa kararında, ABAD, Fransız hükümetinin Fransız çiftçileri tarafından ulaşımın kapatılarak İspanya'dan ithal edilen sebze ve meyvelerin ithalini engellenmesini önleyici tedbir almamasını 34. maddeye aykırı görmüştür ve 36. maddeyi uygulamamıştır.

3. Avrupa Birliği hukukunda bağımsız bir şekilde kazanç sağlayan serbest meslek sahibi, iki benzer fakat farklı mahiyette serbest dolaşım hakları tanınmıştır.  Bu dolaşım serbestliklerini, ABAD içtihatlarını da dikkate alarak, açıklayınız.

ÇÖZÜM: Bunlar,
Yerleşme özgürlüğü, bir gerçek kişinin ya da bir firmanın bir meslek icrasında bulunmak için üye devletin ülkesinde yerleşme hakkıdır. (2/74 Reyners Davası) Bu hak, sınırsız bir süre için bir başka üye devlette sabit bir yerleşme ve gerçek bir ekonomik faaliyette bulunmayı kapsar. Kişi, kendi ülkesinin dışında bir başka üye devletin ekonomik hayatına daimi ve kesintisiz bir şekilde dahil olmaktadır. Ücret karşılığı olmayan işlere girmek, onları yapmak ve işletmeler kurmak, onları yönetmek de bu hakkın içine girer. Fakat siyasi, kültürel ya da dini faaliyetler bunun dışındadır.

Hizmetlerin serbest dolaşım hakkı ise, bir üye devlette yerleşik olan bir kişinin, bir başka üye devlette geçici ve aralıklarla hizmet üretmesini kapsar. (33/74 Van Binsbergen Davası) Örneğin, Belçika'da yerleşmiş bir Hollandalı avukatın Almanya, Fransa ve İngiltere'de yaşayan müvekkillerine hizmet sunması bu çerçevededir. Hizmet, ücret karşılığı sunulan herhangi bir serbest mesleğin ekonomik icraasıdır. Bu hizmet sunulması uzun bir süre devam edebilir ve hatta çok seneler devam edebilir. (21/01 s. Schnitzer Davası)

Bunların arasındaki fark sunulan hizmetin düzenliliği, dönemselliği ve sürekliliği bakımındandır (55/94 s Gebhard Davası).

Yerleşme özgürlüğü, ekonomik amaçla bir üye devletin ülkesinde yerleşmeyi kapsar. Bu hakkın içinde, ev sahibi üye devletin ülkesinde, daimi ve kesintisiz olarak kalma durumu da yer alır ve yerleştiği devletin  ulusal hukuk düzenine tabidir.

Oysa bir hizmetin sunulması ve yerine getirilmesi, bazı durumlarda, ev sahibi üye devletin ülkesinde sadece geçici ve aralıklı olarak ikamet edilmesini gerektirebilir. Serbest meslek erbabı olarak statüsü geldiği üye devletin iç hukuku tarafından düzenlenir.

O halde, yerleşme özgürlüğü, ev sahibi üye devlette bağımsız bir şekilde kazanç sağlayıcı ekonomik faaliyetin sürekliliği ve yapılanmanın kapsamı ile farklılık gösterir. Buna karşılık, hizmet sunan bağımsız bir şekilde sadece hizmeti sunmak amacıyla, geçici olarak diğer bir üye devlette bulunur. Örneğin, bir üye devlette yerleşik bir inşaat firmasının, bir başka üye devlette binalar yaparken, ev sahibi ülkede geçici olarak kalması zorunludur.

4. “Avrupa Birliği vatandaşlığı kavramı, kurucu andlaşmada mevcut dolaşım serbestliği hükümleriyle verilen hakların içeriğine aslında yeni hiç bir şey katmaz.”
Bu beyanı, ABAD içtihatlarını da dikkate alarak, eleştirisel olarak değerlendiriniz.

ÇÖZÜM: AB vatandaşlığı kavramı ilk kez resmen 1992 Maastricht Andlaşması ile AB hukukuna girmiştir. Amaç, Birliği halkına yaklaştırmaktır.

ABİA 20. madde bir üye devletin vatandaşı olan bir kişinin otomatik olarak AB vatandaşı sayılacağını öngörmüştür. Ancak üye devlet vatandaşlığının bir hukuki sonucudur; onun yerine ikame değildir.
21. madde ise, bütün AB vatandaşlarına kurucu andlaşmalar ve ikincil hukuki tasarrufların çerçevesinde serbest dolaşım haklarını verir.
Ancak 45. madde zaten ekonomik olarak aktif olan üye devlet vatandaşlarının, mesela işçi ve serbest meslek sahiplerinin, serbest dolaşım haklarını düzenler.

O halde burada söz konusu olan haklar, ekonomik olarak aktif olmayan kişilere, daha önce sadece çalışanlara tanınan hakların bazılarını vermektir.

Ekonomik olarak aktif olmayan kişilere haklar verilmesinin bir dayanağı, 18. maddede bulunan eşit muamele ilkesidir. Buna göre, ev sahibi üye devletin vatandaşları ile AB vatandaşı göçmenler arasında ayırım yapılması yasaktır. Böylece yasal olarak ikamet kazandıkları ülkede eşit muamele görme hakkına dayanarak, AB vatandaşlığı kavramından çıkarılabilecek haklar, ekonomik olarak aktif olmayan kişiler, mesela iş arayanlar ve öğrenciler lehine, sosyal güvenlik ve sosyal refah ve kültürel hakları kapsar.

Uygulanması ise, 2004/38/AT sayı ve 29 Nisan 2004 tarihli Direktif (yönerge) ile, vatandaşların hakkı ve bunların aile üyelerinin üye devletlerin ülkesinde serbestçe dolaşma ve ikamet hakkının düzenlenmesi şeklinde olmuştur.

Niteliği: C-413/99 Baunbast Davasında,  AB vatandaşlığına dayanan serbest dolaşma ve ikamet hakları 18. madde çerçevesinde artık kendi başına ek özgün haklar olarak görülmüştür. Divan, AB vatandaşlık haklarına getirilebilecek sınırlamaların hukuka uygunluğunu orantılılık ilkesine tabi kılmıştır. Nitekim C-200/02 Zhu ve Chan Davasında, çocuğun AB vatandaşlık hakları ailelerine ve vasilere genişletilmiştir. Carpenter Davasında genişletici yorum benimsenmiştir.

Ancak tamamen bir iç hukuk meselesi olan ve üye devletin göçmenlik ve vatandaşlık hukukuna tabi olan meseleler bakımından AB vatandaşlığının bir hukuki etki doğurmaz. (C-148/02 Garcia Avello v Belçika Davası)

AB vatandaşlığı, ekonomik olarak aktif olmayan üye devlet vatandaşlarına diğer üye devletlerin ülkesinde haklar verir. C-85/96 Martinez Sala Davasında bir başka üye devletin ülkesinde hukuka uygun ikamet sahibi AB vatandaşı, kurucu andlaşmalardaki bütün hükümler bakımından eşit muameleye tabi tutulma hakkına sahiptir.

Bu yüzden, AB vatandaşlığı çalışmayanların haklarını genişletir: öğrenciler ve iş arayanlar lehine daha önce sadece göçmen çalışanlara sağlanan bazı sosyal avantajlar ihdas edilmiştir. Ancak öğrencinin hukuka uygun olarak ikamet kazanması, eşit muamele için gerekli kılınabilir Bu C-209/03 Bidar Davasında 3 yıllık yasal ikamet, yine 2009 Förster Davasında 5 yıllık yasal ikamet şartına bağlanmıştır. İş arayanlar da, bu süre zarfında ev sahibi üye devletin vatandaşları ile aynı hakları iddia edebilirler. Ama C-138/02 Collins Davasında işsizlik yardımı isteyen ne ev sahibi İngiltere'nin vatandaşı, ne de İngiltere'de ikamet eden bir İrlanda vatandaşı ve Amerikalı partnerinden ikamet şart aranmasını, Divan orantılılık ilkesine bağlı meşru bir sınırlama olarak görmüştür.


Bunlar dikkate alındığında, AB vatandaşlığı, özellikle 45. madde altında işçilere tanınan serbest dolaşım hakkından daha önce faydalanamayan ekonomik olarak aktif olmayan üye devlet vatandaşlarına önemli yararlar sağladığı görülür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder