8 Mart 2013 Cuma

2013 Bahar: Pratik Çalışma - 1, Uyuşmazlıkların Çözümü (5/3/2013)


2012-2013 Bahar Semesteri ERÜ Hukuku Fakültesi
Milletlerarası Kamu Hukuku – II Pratik Çalışma 1: 
Uluslararası Uyşmazlıkları Barışcı Çözümü - 5 Mart 2013


(Gülsüm Kaya)
SORU:

ULUSLARARASI ADALET DİVANI ÖNÜNDE ÇEKİŞMELİ BİR DAVANIN EN ZOR YÖNLERİNDEN BİRİ DİVANIN YETKİLİ OLUP OLMADIĞINI TESPİT ETMEK YÖNTEMİDİR. UAD İÇTİHATLARINA BAKARAK YETKİNİN DAYANDIĞI ÇEŞİTLİ ESASLARI TARTIŞINIZ.

UAD Divanı statüsü divanın yargılamasının iki esası olduğunu bildirir: ilki devletlerarasındaki uyuşmazlıkları karara bağlamak, ikincisi ise danışma görüşü vermek. Çekişmeli bir davaya sadece devletler taraf olabilir. Divan hiçbir surette bireylerin taraf olmasına imkan tanıyamaz.
Bunun değerlendirilmesi için gerçekleşmesi gereken ilk kriter:
Bir hukuki uyuşmazlık olmalı: Bu durum Mavrommatis davasında hukuki bir durum ve ya noktada anlaşmazlık, hukuki görüş ve ya menfaatlerde ihtilafın varlığı olarak tanımlanmıştır. Bosna Soykırımı davasında, yargılama aşamasında hukuki bir uyuşmazlığın ortaya çıkması için davalının mahkemeye karşı yapılan iddiaları inkar etmesi mahkemenin yargısını, itiraz konusu bile olsa, tanıması sonucunu verir, denilmiştir.
Divanın önüne bir uyuşmazlığı getirme yetkisi UAD Statüsü 34/1. md ile sadece devletlere bırakılmıştır. 
Peki diplomatik koruma bu ilkenin bir istisnasını oluşturur mu? (hayır, çünkü diplomatik korumada korunan birey olsa da karşı karşıya gelenler yine iki devlet olacaktır.)
Peki hangi devletler UAD önünde bir davanın tarafı olabilir?
-       Öncelikle BM statüsüne taraf olan devletler otomatikman UAD statüsüne de taraf olacaklarından bu türdendir.
-       BM üyesi olmayıp bağımsız olarak UAD statüsüne taraf olan devletler bu gruptadır. BM statüsü 93. md göre, bu durumdaki devletlerin yargılamadan yararlanabilmesi için güvenlik konseyinin önerisi üzerine genel kurula bırakılmıştır.
-       Ne BM statüsüne ne de UAD statüsüne taraf olan devletlerin de yargılamayı kabul etmesine imkan tanınmıştır. 35/2. md ne gibi şartların varlığında devletlerin bundan yararlanabileceği konusunda şartların belirlenmesini Güvenlik Konseyine bırakmıştır. Güvenlik konseyi 1946 tarihli bir kararında bir bildirim ile Divanın yetkilerini kabul ettiğini açıklayan devletleri divan yargılamasından yararlanabilir kabul etmiştir. Federal Almanya örneğinde de devlet mahkeme önünde bir açıklama yapmış ve mahkemenin kararlarını iyi niyetle uygulayacağını kabul etmiştir.

Bu üç gruptan birine giren devletlerin mutlaka Divan önünde yargılanacakları kesin değildir. Devletlerin ayrıca divanın yargı yetkisine rıza göstermeleri de gerekmektedir. Bu rıza dört şekilde belirtilebilir:
1-    Tahkimname: UAD 36. md'sine dayandırılan bu usulde taraflar karşılıklı olarak mevcut bir uyuşmazlığın divana götürülmesi konusunda anlaşmakta ve divana sadece bu uyuşmazlık götürülmektedir. Burada uyuşmazlığın tarafları ve konusu açıkça belirtilmiş olmalıdır. Devletler kendi aralarında compris adı verilen özel bir andlaşma ile de uyuşmazlıklarını divan önüne götürebilirler. Prof. Merrills’e göre bu özel bir andlaşma vasıtasıyla başvuru yolu sıklıkla başvurulan yoldur. Compris ile başvurulan davalara örnek olarak Endonezya/Malezya arasındaki Ligitan ve Sipadan davası ve Botsvana ile Namibya arasındaki Kasiliki/Sedudu Adası davası vardır. Korfu Kanalı davası ise (Birleşik Krallık/Arnavutluk) divanın yargı yetkisinin tanınmasının dilekçe ve açıklamalarla yapıldığı durumlara örnek bir davadır. (40. md)

2-    Tahkim kaydı: Kimi uluslararası andlaşma veya sözleşmeler doğrudan o andlaşmadan doğacak uyuşmazlıkları divana götürme konusunda rızayı içeren bir hüküm içerir. Örneğin, Soykırım sözleşmesi, Irk Ayrımcılığına Karşı Sözleşme ve uçak kaçırma ile ilgili sözleşmelerin çoğu. 
Mesela Bosna Soykırımı davasında Soykırım sözleşmesinin 9.maddesi uyarınca UAD yetkili sayılmıştır. Bu maddeye göre, Soykırım ya da 3.maddede sayılan fiillerin herhangi birinden bir devletin sorumluluğu ile ilgili olanlar da dahil olmak üzere işbu Sözleşmenin yorumlanması, uygulanması ve ya yerine getirilmesi ilgili akit taraflar arasındaki anlaşmazlıklar uyuşmazlığın taraflarından herhangi birinin talebi üzerine UAD’na sunulacaktır.

3-    İhtiyari kayıt: (Optional Clause) Tek taraflı bildiri ile divanın yargısını kabul etme yöntemi: 36. md: her devlet BM Genel Sekreterliğine sunacağı bir tek taraflı bildiri ile hukuki uyuşmazlıkların aynı yükümlülüğü kabul eden devletlere karşı olmak kaydıyla divan tarafından çözülebileceğini bu yolla da divanın yargı yetkisini kabul ettiğini bildirebilir. Bu bildiriler karşılıklılık esasına, şartlara ya da süreye bağlanabilir. Sistemi karmaşık hale getiren de bu serbestidir. Ancak, devletlerin zorunlu yargı yetkisi diye andığımız optional clause koymaya yetkileri var ise çekince koymak konusunda da özgür olduklarının kabulü gerekir. 
Belirtildiği gibi asıl tartışmalı olan husus madde 36/2’de düzenlenen  “optional clause”dur. Bu maddeye göre, taraf devletler aşağıda belirtilen konular için divanın yargısını zorunlu olarak ve her türlü andlaşmadan bağımsız olarak kabul ederler.
-       Andlaşmanın yorumlanması
-       Uluslar arası hukuka ilişkin her konu
-       Gerçekleştiği takdirde uluslar arası yükümlülüklerin ihlalini oluşturabilecek herhangi bir durum
-       Uluslar arası bir yükümlülüğün ihlalinin gideriminin niteliği ve kapsamı

Devletler divanın yargı yetkisini kabul ettiklerine dair tek taraflı beyanları BM genel sekreterliğine bildirirler. 193 devletten 69u böyle bir bildirimde bulunmuştur.
Madde 36/3: ihtiyati kayıtlar (optional clause) ile ilgili kısmi bir kısıtlama içerir: açıklamalar kayıtsız şartsız ya da kimi belirli devletler ya da belirli zaman dilimleri karşılıklılık esasına dayalı. (çekinceler bunlar)
Prof. Brownlie bu ihtiyati kayıt düzenlemesinin karmaşıklığını tartışır. İki tarafın açıklamaları karşılıklılık ilkesi doğrultusunda yargılamanın temelini oluşturur ve davacı devletin çekincesi ve ya durumu davalı devletin avantajını oluşturur yani davalı devlet karşı tarafın eline göre yargılamayı kabul ya da reddedebilir.
Örn: İngiltere divanın yargılama yetkisini kısıtlar; eski kolonileriyle arasındaki uyuşmazlıklar bakımından kabul etmez.
 Örn:  Türkiye zaman kısıtlamaları getirmiştir.
Örn: Norveç Borçları davasında Norveç konunun kendi iç hukukuyla ilgili olduğunu, ulusal yetki alanına girdiğini belirtmiştir. Bu da bir tür çekinceyi işaret eder. Ayrıca bunu ileri süren devletler neyin iç hukukuna dahil neyin değil olduğunu da kendileri kararlaştırmaktadır.
Diğer taraf UAD’da dava açtığında divanın yetkisini zorunlu kabul eden devlet artık bu davadan kaçamaz. Devlet zorunlu yetkiyi açılan bir davadan sonra geri çekse bile artık açılmış olan davadan kaçamayacak, geri çektiği yetki etkisini açılmış dava bakımından göstermeyecektir. Nottebohm kararı.
Vandenberg çekincesi olarak anılan husus ise, çok taraflı bir andlaşmadan kaynaklanan uyuşmazlıkta, zorunlu yargı yetkisinin andlaşmaya taraf olan tüm devletlerin davada taraf olarak gösterildiği hallerde kabul edilmesini işaret eder.

4-    Forum prorogatum: bir uyuşmazlığı divanın önüne getirmek için uyuşmazlığın konusu ve tarafların belirtilmesi yeterlidir: eğer devlet divana verdiği cevapta
- yargı yetkisini kabul ettiğini bildiriyorsa,
- esasa ilişkin cevapları divan önünde açıklıyor ya da esasa ilişkin karar alınmasına karşı çıkmıyorsa ya da
- divanın yetkisizliğini ileri sürmüyor ya da ileri sürmüş olduğu yetkisizlik iddiasından dava sırasında vazgeçiyorsa.
            Forum prorogatum UAD’nin statüsünde açıkça düzenlenmemiş olsa da divan içtüzüğü 38/5. md’de düzenlenmiştir: buna göre davalı devlet tarafından henüz gösterilmemiş bir rıza söz konusudur ve yukarıda sayılan şekillerde rıza taraf gösterildikten sonra ileri sürülmektedir ya da devletin rıza göstermemesi dolayısıyla dava görülemez.
Nikaragua davası: Nikaragua 1929 yılında yargılama yetkisini kabul etmiş olsa da onaylamamıştır. ABD de Nikaraguanın asla statüye taraf olmadığını ve 36/5e dayanarak 36. md'deki açıklamaları yapamayacağını ileri sürmüştür. Divan ise Nikaraguanın beyanının hala geçerli olduğunu ve yapacağı onayın potansiyel bir taahhüdü etkinleştireceğini ileri sürmüştür.  Nikaragua Milletler Cemiyeti döneminde uluslar arası sürekli adalet divanının zorunlu yargı yetkisini kabul etmiş, ancak statüsünü onaylamamıştır. BM döneminde ise UAD statüsünü onaylamasıyla zorunlu yargı yetkisini de kabul ettiğini öne sürer. Eski sürekli adalet divanının yargı yetkisini kabul etmesi yeni UAD’ye teşmil edilmiştir.

7 Mart 2013 Perşembe

GÜNCELLEME: Avrupa Birliği Hukuku Yüksek Lisans Dersi


T.C. Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Yüksek Lisans Programı
2012-2013 Akademik Yılı Bahar Semesteri
Avrupa Birliği (Kamu) Hukuku Ders Planı: Anayasası, İdari Yapısı ve İşleyişi


Haftalık Ders Planı
1. Avrupa Birliğinin Tarihsel Gelişimi

2. Avrupa Birliğinin Anayasal Temelleri

3. Avrupa Birliği Hukukunun Kaynakları

4. Birliğin Örgütsel Yapısı ve Kurumları

5. Karar-alma Usülü

6-8. Avrupa Birliği Hukukunun Doktrinleri: – Bağlayıcılık İlkesi, Doğrudan Uygulama İlkesi ile Doğrudan Etki ve Dolaylı Etki İlkeleri, Üye Devletlerin Sorumluluğu İlkesi

9. Avrupa Adalet Divanı– 1. Ulusal Mahkemelerin Yorum ve Uygunluk Talebi (Ön karar Usulu)

10-11. Avrupa Adalet Divanı– 2. Üye Devletlere AB Hukukunun Uygulanması

12-13. Avrupa Adalet Divanı– 3. Kurumların İşlem ve Eylemlerinin Yargısal Denetimi

Genel Okuma Listesi:

*YENİ* Can Hacı, Avrupa Birliği Hukuku (İstanbul: Sürat Üniversite Yayınları, 2013)

*Reçber Kamuran, Avrupa Birliği Kurumlar Hukuku ve Temel Metinleri (Bursa: Dora, 2012

*Özkan Işıl, Avrupa Birliği Kamu Hukuku (Ankara: Seçkin, 2011)

*Bozkurt Enver, Özcan Mehmet & Köktaş Arif, Avrupa Birliği Hukuku, 6.Bası (Ankara: Yetkin, 2012)