1 Aralık 2011 Perşembe

Hukuk GUZ Arasinav Cevap Anahtari

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ


2011-2012 Akademik Yılı Güz Yarıyılı MİLLETLERARASI HUKUK – I :


Birinci Arasınavı Soruları - ÖNERİLEN Cevap Anahtarı[*], 18 Kasım 2011, 11-13 saatleri arası


1.1.     Yaklaşım:


·       Uluslararası hukukun tanımı


·       19’uncu yüzyıl (Austinian) positivist uluslararası hukuk görüşünün yönelttiği eleştiriler


·       John Austin’in eleştirilerine yanıt


·       Uluslararası hukukun kabul edilen eksikliklerinin iç hukuk ile kıyaslanması


·       20’inci yüzyılda uluslararası hukukun oluşumunda ortaya çıkan iyileştirmeler


Genel tanım uluslararası hukuk uluslararası toplumun hukukudur ve devletlerin ülke sınırlarının ötesindeki faaliyetlerini düzenler.


Uluslararası hukukun unsurları nelerdir:


·       devletlerin davranışlarını düzenleyen kurallar bütünüdür


·       harici yaptırımlar marifetiyle icra edilir


·       egemen devletler üzerinde yükümlülükler doğurur


·       geçerliliğini devletlerin andlaşma ve teamül ile ifade edilen iradesinden ve uluslararası toplumun varlığı gerçeğinden alır.


Uluslararası hukukun eksiklileri nelerdir:


·       egemen hukuk yapma otoritesinin eksikliği


·       hukuku icra edecek bir egemen yürütme otoritesinin eksikliği


·       uluslararası hukukun tam anlamıyla gözetilmemesi


·       uluslararası hukuk tarafından düzenlenen konu veya alanların sınırlı kalması


·       hukuku belirlemek üzere zorunlu yetkiye sahip bir yargı otoritesinin eksikliği


·       uluslararası hukuk kurallarının bir kesinliğe sahip olmamaması ve belirsizliği


Uluslararası hukukun sözde ‘tam’ anlamıyla bir hukuk olup olmadığını tespit etmek için, öncelikle hukukun kendisinin niteliğini tanımlamak gerekir. Hukukun esası, genellikle en iyi iç hukuk düzenlerinin unsurlarında tanımlandığı için, uluslararası hukuk ile iç hukuku kıyaslamak uygun görülür. İç hukukta bulunan yasama, yürütme ve yargı organları, bir hukuk düzeninin işleyişi için gerekli olan unsurlar olarak kabul edilir. Uluslararası hukuk sistemi içerisinde bu kurumların etkili bir seviyede bulunmaması, uluslararası hukukun zayıflığı olarak görülmüş ve gerçek hukuk niteliğinin sorgulanmasına neden olmuştur.


Uluslararası hukukun sözde ‘tam’ bir hukuk olmadığına dair eleştiriler, uluslararası hukuk teorisinde positivist görüşün gelişmesi ile doğrudan ilgilidir.


İngiliz positivist Jeremy Bentham, hukukun niteliğini derinlemesine incelemiş ve bir hukuk düzeninin bir takım temel unsurlardan oluştuğu sonucuna varmıştır. Uluslararası hukuk ise, bu standartı taşımamaktadır. Çünkü zorunlu bir yargısal süreç ve yargı kararının icra araçlarından yoksundur.


19’uncu yüzyılda İngiliz John Austin, aynı gerekçeleri izleyerek, uluslararası hukukun bir başka noksanlığı olarak, egemen veya yasama organının bulunmamasını buna eklemiştir. Thomas Hobbes’tan yola çıkarak, bir hukuk sisteminin oluşması için, temelde iki unsur gerekir:


* bireysel egemen/hükümrandan emir/komuta ile,


* bu emirlere itaat edilmez ise egemen/hükümranın yaptırım uygulayabilmek kapasitesi.


Böylece Austinian hukuk anlayışı, ast-üst arasındaki ilişkiye dayanır. Bu ise, uluslararası hukuka uygulanamaz. Çünkü devletler arasında emir/komuta hiyerarşisi yoktur. Daha ziyade, eşitler arasında kardeşlik ilişkisi hakimdir. Bunu dikey otoritenin aksine yatay otorite olarak tanımlamak mümkündür. Uluslararası hukuk üst tarafından yapılmadığı için, hukukun yönetilenler arasında bir irade uyuşması veya birliğinin (bir sosyal sözleşmenin) ürünü olması, Austin tarafından hukuk olarak değil ama olsa olsa uluslararası pozitif ahlak kuralları şeklinde görülmesine sebep oldu. Çünkü bu kuralların ihlali hiç bir zaman üstün yaptırım gücüne tabi kılınamazdı.


Buna verilebilecek yanıtlar:


i.              Austin’in olması gerek hukuk sistemi hakkındaki görüşü oldukça sınırlıdır. Austin’in o devirdeki çalışmalarının esas amacı, egemen/hükümran gücün meşrulaştırılması ve buna itaatı açıklamak idi. Burada sadece bir tür hukuk sistemi tanımlanmaktadır. Oysa farklı bir yapıya sahip, mesela hukuka yaptırım korkusu dışında uyulmasını sağlıyacak bir sistemin düşünülmesi de fevkalade mümkündür.


Pek az kişi uluslararası hukukun iç hukuk ile kıyaslandığında yapısal eksiklikleri ve ilkel görünümü ile zayıflıklarını inkar edebilir.


Bir başka İngiliz positivist H.L.A. Hart, uluslararası hukukun ilkel durumdan çıkabilmesi ve bir hukuk sistemi haline gelebilmesi için, sadece davranış standartlarını belirleyen birincil kurallar sınıfı değil, ama birincil kuralların tanımlanması ve gelişmesi için araçları sağlayacak olan bir ikincil kurallar sınıfına da sahip olması gerektiğini söyler. Bir merkezi, egemen idari yapı olmaksızın, bu ikincil kurallar sınıfı oluşamaz. Ancak her halükarda, bir hukuk sisteminin basit olmak anlamında ilkel olduğunu iddia etmek, onun bir hukuk sistemi olmadığı anlamına gelmez; sadece bundan değişik bir şekilde tezahür eden bir hukuk sistemi olduğu anlaşılmalıdır.


ii.             Pek çok kurala zorunlu olduğu için değil ama diğer bazı farklı sebeplerle uyulur, örneğin uluslararası nezaket kuralları bunlardan biridir. Austin’in eleştirilerini yazdığı devirde bu sebepler daha belirgin idi ve oldukça az gelişmiş bir aşamada olan uluslararası hukuk, hemen hemen bütünüyle teamül veya örf ve adet kurallarından oluşuyordu. Bağlayıcı niteiği olmayan uygulamalar ile bağlayıcı teamül kuralları arasında fark gözetmek hiç kolay olmayan bir durumdu. Austin ise, bu tür kuralların yanlızca ahlak kuralları olduğunu düşündü.


1873’lerde Frederick Pollok ise, dış politika eylemlerinin sırf ahlak yerine hukuksallık esasına dayanarak meşru kılınmasını tartışmıştır.


Buradaki temel sorun, uluslararası hukuk düzeni tanımlamasında eksikliği öne sürülen unsurların gerçek hukuk olmak bakımından ne kadar ilgili sayılabileceğidir:


Yasama organı: Eğer yasama organının bulunması bir hukuk düzeni için ön şart ise, uluslararası hukuk kadar teamül hukuku, ‘common law’ ve anayasa hukuku gibi yerleşik hukuk kavramları kendiliğinden hukukun tanımı dışına çıkabilir. Bunun ötesinde, hukukun bu derece dar tanımlanması, sınıf veya nesil ve nesepe dayanan pek çok ilkel düzeydeki hukuk düzenleri ile, dine dayanan hukuk düzenlerini de gerçekten hukuk olmaktan çıkarabilir. Hukuk düzeni içerisinde bütünleşme, yenilik ve yeknesaklık, yasama organı dışında farklı yollar ve araçlarla da yapılabilir.


Yargı organı: hukukun belirleyicisi değildir. Hukuki uyuşmazlıkların ortak kurallara dayanılarak çözümü, mevcut kural ve ilkeler arasından uygulanabilir olanların seçilmesini gerektirir. Bununla beraber, muhakemeden önce böylesi kuralların bulunması gereği açıktır. Bu bakımdan yargılama süreci, sadece var olan bu tür kuralların içeriğini ve uygulamasını resmen tespiti ve tanımlanması amacına hizmet eder. Eğer durum bu ise, o zaman bu tür bir yapının varlığı, sadece belli bir hukuk düzeninin etkinliğine bağlı olarak değerlendirilmelidir. Yoksa hukuk düzeninin ihdasına ilşkin değildir. Hukukun tarihsel evrimi içerisinde, hukuk, özellikle örf ve adet hukuku, mahkemelerden önce ortaya çıktığına göre, bu tür yargısal kurumların hukukun tanımlanmasında ikincil öneme sahip olduğuda açıktır.


Uygulama gücünün belirginliği hukukun bir temel unsuru olarak uluslararası alanda ciddi bir eksiklik olarak karşımıza çıkar. John Austin, bir hukuk düzeninin varlığı için egemenin emirlerinin sürekli olarak zorlayıcı tehdit unsuru taşıması gerektiğine inanmıştı. Yine aynı şekilde Avusturyalı nornativist yazar Hans Kelsen, bir normatif sistemin hukuk olarak tanımlanması için, yaptırımın normun içeriğinin bir gereği olarak sağlanması düşüncesini öne sürmüştür. Çünkü herbir ihlal için yaptırımın bulunması zorunluluğu hukuk olarak görülmüştür. Ama hukuk, kendisinden her sapmanın cezai sonuç vermesi yüzünden değil, ancak hukuku yaratan süreçlerin davranış kurallarını ihdas etmesi yüzünden zorunlu hale gelir. Ayrıca hukukun, hukuk niteliğini koruyabilmesi için, sürekli ve kesintisiz bir biçimde uygulanması gerekmez.


Zorlayıcı güç tek başına geçerli hak ve yükümlülüklerin yaratılmasını açıklamaktan uzaktır. Kurallara uymayı teşvik eden diğer saikler de vardır. Fiziksel zorlayıcı güç bir hukuk düzeninin korunması için ender olarak kullanılır. Cezalandırma korkusu, toplumu hukuka uymaya teşvik eden pek çok saikten sadece bir tanesidir.


Ancak bütün bu uygulama şekilleri, halleri ve derecelerinin hepsinin, bir hukuk sisteminin etkinliğine yönelik unsurlar olarak katkısı inkar edilemez. Her ne kadar uluslararası hukuk gibi merkezileşmemiş bir hukuk düzeninin varlığına karşı mantıksal bir itiraz görülmesede, bunun iç hukuk gibi merkezileşmiş bir sistemden oldukça daha az etkili olduğu kabul edilmelidir.


Sonuç olarak, uluslararası hukukun tam olarak gerçek bir hukuk olmadığı eleştirisine karşı, hukuk yasama, yürütme ve yargı organlarının varlığına bağlı olmadığı gibi, bu kurumların uluslararası sistemde eksikliğinin de uluslararası hukukun bir hukuk olmadığı anlamına gelemiyeceği açık ve nettir. Hukuku açıklayan bu teoriler, Batı hukuk sistemlerine ortak olan teorilerdir ve burada hukukun kıstaslarını tanımladıkları için ağırlık kazanmışlardır. Ancak uluslararası hukukun gerçekten bir hukuk olup olmadığı, bu (Batı) hukuk düzeninin kendisinin subjektif değer yargısına bağlı olarak değerlendirilemez.


___ooo___


1.2.     Yaklaşım:


İlgili Makam:   Bay ‘X’ dikkatine,


                        ‘A’ Devleti Ad Hoc Yargıcı,


Uluslararası Adalet Divanı, Barış Sarayı, La Haye Hollanda.


Kimden:           Av. Mete Erdem, ‘A’ Dışişleri Bakanlığı Hukuk Müşaviri


İlgi:                  ‘A’ Devleti ve ‘B’ Devleti arasındaki uyuşmazlık


Konu:               Uluslararası Hukukun kaynakları nelerdir ve ilgili davada sunulan delillerin bu bağlamda değerlendirilmesi nasıl olmalıdır?


Tarih:              18 Kasım 2011


Uluslararası Adalet Divanı (UAD) önüne gelen bir uyuşmazlıkta, eğer taraflardan sadece birinin vatandaşı hakim olarak bulunuyorsa, diğer tarafın da kendi ulusal hakimini Divana aday göstermesi UAD Statüsü uyarınca mümkündür. UAD hakimlerinin vatandaşı olduğu devletlerden bağımsız ve tarafsız faaliyet göstermeleri ilkesine rağmen, ulusal hakim atanması taraflar arasındaki eşitliği sağlamak için gerekli görülmüştür. Eğer taraflardan her ikisinin de Divanda hakimi yoksa, her iki tarafın kendi ulusal hakimini ataması mümkündür ve bu şekilde tarafların görüşlerinin Divan tarafından daha iyi anlaşılacağı düşünülmüştür. Ulusal hakim ad hoc hakim ünvanı ile, diğer hakimlerle aynı statüde yargılamaya katılır. Ancak taraflar kendi vatandaşı olmayan ad hoc hakimi de aday gösterebilirler. Siz de ‘A’ Devletinin ad hoc hakimi olarak diğer hakimler gibi aynı statüde hak ve yükümlülüklere sahipsiniz; bağımsız ve tarafsız davranmanız beklenir.


UAD’in önüne gelen bir davada dayanacağı uluslararası hukukun kaynakları 1945 UAD Statüsünün 38’inci maddesinde sayılmıştır. Bu maddede  ‘kaynaklar’ ibaresi kullanılmamış olmasına rağmen, hüküm uluslararası hukukun kaynaklarını belirlemek bakımından fevkalade ağırlığa sahip beyan olarak görülür. 38’ici maddeye göre,


i.               uluslararası sözleşmeler


ii.             uluslararası teamül (örf ve adet)


iii.           hukukun genel prensipleri


iv.            yargısal kararlar ve öğreti (doktrin)


genel olarak uluslararası hukukun kaynaklarıdır. Bunlardan ilk üçü asli kaynaklar olup, yargı kararları ile doktrin tali (ikinci) kaynaklardır. Ayrıca şekli (biçimsel) kaynaklar arasında andlaşmalar, teamül ve hukukun genel ilkeleri yer alırken, yargı kararları ve doktrin maddi kaynaklar olarak sınıflandırılır. Şekli ve maddi kaynaklar arasındaki fark: ilki hukuku tanımlayan kurucu veya usuli mekanizmalar iken, ikincisi ilki tarafından belirlenmiş bir hususi kuralın içeriği veya esasına işaret eder.


a.     uluslararası hukuk uzmanı tarafından bir uluslararası hukuk dergisinde yayınlanan eser, uluslararası hukukun tali kaynağı olarak nitelendirilebilir. Burada önemli olan, makale konusu görüşlerin doğrudan uyuşmazlık konusu ile ilgisi ve yazarının görüşlerinde bilimsel tarafsızlığıdır. Divan kararlarında bireysel akademik eserlere doğrudan atıfta bulunmasa da, yargılama sırasında ilgili konuda dünyanın önde gelen yazarlarının bilimsel çalışmalarına sık sık dayanmaktadır. Özellikle eğer çalışma bu alanda uluslararası teamül kuralının varlığını araştırıyorsa, Divan tarafından böylesi bir teamülün hukuk kuralı olarak varlığını tespit etmek üzere tali bir kaynak olarak kullanılabilir.


b.     İç hukuk mahkemeleri tarafından verilen yargı kararları, tıpkı öğreti gibi, uluslararası hukukun tali kaynağıdır. Ancak ilk olarak, bütün ulusal hukuklarda yüksek mahkeme yargısı aynı kalite ve değerde değildir. Bazı ülkelerin yüksek mahkemeleri diğerlerinden daha ciddi ve profesyonel yaklaşım içerisinde bulunabilirler. Ayrıca ikinci olarak, iç hukuk kararının değeri ve ağırlığı, uluslararası hukukun sözkonusu sorusu ile ne kadar yakından ilgili ve nasıl bir tarzda çözüm getirmiş olmasına bağlıdır. Örneğin bazı Amerikan Yüksek Mahkeme kararları bazı uluslararası hukuk alanlarında ciddi bir takım etkilerde bulunmuştur. Burada tarflardan birinin yüksek mahkeme kararını dellil olarak sunması sadece bir faktördür ama uluslararası hukukun ilgili konudaki sorunları ne derece tarafsız incelediği çok önemlidir. Kararın delil olmak niteliği incelemenin ve gerekçelerin kalitesine bağlı olacaktır.


c.     BM Genel Kurulu kararı 38’inci maddede uluslararası hukukun bir kaynağı olarak sayılmamıştır. Ancak eğer kesin terimlerle kaleme alınmış ve oy birliği veya büyük bir çoğunluk ile kabul edilmişse, içerdiği hükümler uluslararası teamülün beyanı şeklinde algılanabilir. Yine oy birliği veya büyük bir çoğunluk ile kabul edilmişse, ve devletlerin uygulaması ile uyum halinde olduğu takdirde, uluslararası teamül hukukunun oluşmasına katkıda bulunabilir. Bu bakımdan, BM Genel Kurul kararlarının sınırlı hallerde uluslararası teamül kurallarının beyanı ve yaratılmasında düşünülebileceği günümüzde yaygın olarak kabul edilmektedir.


d.     Andlaşmalar 38’inci maddede uluslararası hukukun asli kaynağı olarak gösterilmiştir. Ancak andlaşmalar hukukunun en temel ilkesi, anlaşmanın sadece kendisine taraf olanları bağlayacağıdır. Ancak bir andlaşmanın çok sınırlı hallerde kendisine taraf olamayan devletler bakımından da hükümler doğurabileceği kabul edilir. Bir andlaşma, uluslararası teamül hukukunun bir kuralını beyan ediyor ise, üçüncü devlet üzerinde teamül kuralı olarak bağlayıcı etkide bulunabilir. Bunun dışında andlaşmanın içerdiği hüküm, devletlerin uygulamasında istikrarlı bir şekilde takip edilmekte ise, bu andlaşma uluslararası teamül kuralının oluşmasına katkısı olabileceği için dikkate alınabilir. Ancak böyle bir uygulamanın maddi unsularının açık delillerle kanıtlanması gerekir: uygulamanın genel, yeknesak ve yeterli bir süredir devam ediyor olması gerekir.


e.     Taraflardan birinin Dışişleri Bakanının yaptığı beyan, 38’inci maddede uluslararası hukukun bir kaynağı olarak sayılmamıştır. Ancak bazı beyanlar belli şartlarda hukuki sonuçlar doğurabilir. Şüphesiz Dişişleri Bakanından bir devleti temsil etmek yetkisi aranmaz. Önemli olan bu beyanın tek taraflı mı, yoksa görüşmelerin bir parçası olarak mı yapılmış olduğunun tespit edilmesidir. Uluslararası alanda her iki halde de hukuki sonuçların ortaya çıktığına dair örnekler vardır. Ancak olayımızda bu beyana verilecek ağırlığın, yapıldığı duruma göre belirlenmesi gerekir.


f.      UAD’nin daha önce vermiş olduğu benzeri bir kararın emsal (örnek) olma olasılığı, UAD Statüsünün 59’uncu maddesi ile ortadan kalkmıştır. Çünkü Divan kararları sadece o uyuşmazlığın tarafları bakımından bağlayıcı hüküm doğurur. Böylece, stare decisis mümkün değildir. Ancak UAD’nın eski kararlarına, istikrar ve esneklik adına göndermelerde bulunduğu görülmektedir. Ayrıca UAD’nin görüşlerinde muhafazakar olduğu ve seneler içerisinde önemli sapmalar içerisinde bulunmadığı gerçeği, bize geçmişteki kararların rehberlik edebileceğini göstermektedir.


___ooo___


2.1.     Yaklaşım:


İlgili Makam:   Beta Devleti Dişişleri Bakanlığına


Kimden:           Av. Mete Erdem, Beta Dışişleri Bakanlığı Hukuk Müşaviri


İlgi:                  ‘Alfa’ Devleti ve ‘Beta’ Devleti arasındaki uyuşmazlık


Konu:               İlgili davada hukuki durumun  ve muhtemel çarelerin tespiti ve değerlendirilmesi


Tarih:              18 Kasım 2011


Alfa devleti ile olan uyuşmazlığımız, aramızdaki andlaşmanın sona erdirilmesi meselesi ve ihlali bakımından sahip olabileceğimiz hukuki çareler üzerinde odaklanmaktadır. Uluslararası andlaşmalar hukuku günümüzde taraf olan devletler bakımından 1969 tarihli Viyana Andlaşmalar Hukuku Sözleşmesi ile düzenlenmektedir. Bu çok taraflı uluslararası sözleşmeye taraf olmayan devletler veya yürürlüğe girdiği 1980 yılı öncesi andlaşmalar ise uluslararası teamül hukukuna tabidir. Bu bakımdan Alfa ve Beta devletlerinden birinin Viyana Sözleşmesine taraf olmaması durumunda, sözleşme hükümleri bu olaya doğrudan uygulanamaz. Bunun aksine bir durumda, Viyana Sözleşmesinin andlaşmaların maddi ihlali ve sona erdirilmesi hallerini düzenleyen 42-5 ve 54-64 maddeleri uygulanır. Benzeri bir olayda UAD Gabcikovo-Naygmaros Projesi Davasında verdiği 1997 tarihli kararında 1969 Viyana Sözleşmesinin bu hükümlerinin uluslararası hukukta andlaşmaların sona erdirilmesine ilişkin olan 60-62’inci maddelerinin uluslararası teamül kurallarını beyan ettiğini ifade etmiştir


Olayımızda görünen şudur: Alfa devleti bazı sebeplerle andlaşmadan vazgeçmek istemektedir. Ancak bir andlaşma, eğer içerisinde bu durumu düzenleyen açık bir hüküm varsa ya da diğer taraf devletlerin rızası ile, sona erdirilebilir veya andlaşmadan çekilme mümkün olabilir. (54(b). madde) Beta devleti bu duruma rıza göstermemektedir. Andlaşmanın kendisinin böyle bir hüküm içerdiği hususu da açık değildir. Bu durumda ancak tarafların fesih ve çekilme ihtimalini kabul etme niyeti tespit edilebilirse veya fesih veya çekilme hakkı andlaşmanın niteliğinden zımnen çıkarılabilirse mümkün olabilir. (56’ıncı madde)


O halde öncelikle, Alfa devletinin iddia ettiği hukuki nedenlerine bakmamız gerekir: Alfa devleti ifanın sonraki imkansızlığı gerekçesini öne sürmektedir. Divanın teamül kuralını beyan ettiğini söylediği 1969 Viyana Sözleşmesinin ilgili (61’inci madde) hükmü, imkansızlığın andlaşmanın ifası için kaçınılmaz olan nesnenin ortadan kalkması yüzünden ortaya çıkmasından söz ediyor. Bu sanki fiziksel imkansızlık durumudur. Nükleer enerji santralinin çevre üzerindeki olumsuz etkileri ve artan proje maliyeti fiziksel imkansızlık durumu olarak kabul edilebilirmi? Peki ya hukuki imkansızlık? UAD Gabcikovo Davasında Macaristan’ın benzeri gerekçelerini andlaşmanın ifası için kaçınılmaz olan nesnenin fiziksel olarak ortadan kalkması olarak kabul edilemeyeceği için reddetmiştir.


İkinci neden olarak, Alfa devleti şartlarda köklü değişiklerin olduğunu iddia etmektedir. 1969 Viyana Sözleşmesi rebus sic stantibus ilkesine ancak sınırlı hallerde dayanmak suretiyle bir andlaşmanın sona erdirilebileceği veya andlaşmadan vazgeçilebileceğini kabul etmiştir. (62’inci madde) Köklü olarak değişen şartlar tarafların andlaşma ile bağlanma iradelerinin esaslı temelini teşki ediyorsa ve andlaşmaya göre icra edilecek yükümlülüklerin kapsamını köklü bir biçimde değiştirmişse bu mümkündür. Nükleer enerji santralinin çevre üzerindeki olumsuz etkileri ve artan proje maliyeti, andlaşmanın şartlarında sonradan köklü değişiklikler yaratmak için yeterlimidir? UAD Gabcikovo Davasında Macaristan’ın benzeri gerekçelerini andlaşmanın şartlarında köklü değişiklik yapmadığı için reddetmiştir.


Yukarıdaki değerlendirmeden, Alfa devletinin öne sürdüğü gerekçeler ile ifanın sonradan imkansızlığı ve/veya şartlarda köklü değişiklikler nedenlerine dayanarak, beta devleti ile olan andlaşmasını tek taraflı fesih edemez ve andlaşmadan tek taraflı olarak çekilemez. Bu durumda Beta’nın sahip olacağı hukuki yollar nelerdir?


Öncelikle eğer andlaşma tek taraflı sona erdilememiş ise, halen yürürlüktedir ve andlaşmadan doğan yükümlülüklerini yerine getirip getirmemek hususunda Alfa’nın bir karar vermesi beklenmelidir. Eğer Alfa andlaşmadan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyeceğini beyan ederse, o zaman andlaşmanın ihlalinden dolayı Alfa devletinin sorumluluğu ortaya çıkar. Bu halde Beta devleti uğradığı maddi zararlardan ötürü Alfa devletinin sorumlu olduğunu iddia ederek, zararlarının tazminini uluslararası sorumluluk ilkeleri altında talep edebilir.


___ooo___


2.2.     Yaklaşım: Uluslararası hukukun kişisi olarak devlet olmanın şartları nelerdir?


·       Sürekli bir insan topluluğu


·       Sınırları belli bir ülke toprağı


·       Hükümet veya kurulu otorite


·       Diğer devletlerle ilişkiye girebilme kapasitesi


·       KKTC Uluslararası hukukun kişisi olarak devletmidir?


1933 tarihli Devletlerin Hak ve Yükümlülüklerine ilişkin Montevideo Sözleşmesi’nin 1’inci maddesi uluslararası hukukun kişisi olarak devletin aşağıdaki şu niteliklere sahip olması gerektiğini ifade eder:


·       Sürekli bir insan topluluğu


·       Sınırları belli bir ülke toprağı


·       Hükümet veya kurulu otorite


·       Diğer devletlerle ilişkiye girebilme kapasitesi


Daimi bir nüfüstan maksat istikrarlı bir insan topluluğudur. Asgari bir nüfus sınırı yoktur. Göçebe toplumlar bu durumu etkilemez. Nitekim insan topluluğu vatandaşlık iç hukuku ile tanımlanır ama ulus devlet olmak gerekli değildir; değişik ulusal kimlikteki topluluklar da bu şartı yerine getirirler.


Devletin sınırları arasında bir toprak parçası bulunması gerekir. Ancak bu sınırların kesin hatları üzerinde daimi olarak uzlaşma sağlanmış olması gerekmez. Devletin ülkesi kavramı, ülke topraklarını onun üzerindeki hava sahasını ve yeraltındaki bütün topraklarını kapsar. Burada önemli olan, ülke toprakları içerisinde bir siyasi topluluğun etkili olarak yerleşmiş olmasıdır.


Bir ülke toprağının devlet olabilmesi için, kendi hükümetinin olması gerekir. Hükümetin etkin icra kontrolüne sahip olması ve bir başka devletin denetimine tabi olmaması gerekir. Bu aslında bir derece meselesidir ve bir kez devlet ihdas edilikten sonra, hükümet otoritesinin geçici yoksunluğu veya etkisini yitirmesi devlet olmak niteğini ortadan kaldırmaz. Hatta devlet, hükümeti diğer devletlerin gücüne bağlı olsa bile, varlığını sürdürür.


Bir varlığın diğer devletler ile ilişkilere girebilmesi kapasitesi, onun etkin icra kontolünü sadece iç meselelerde değil, ama dışilişkilerinde de uygulabilmesini gösterir ve devletin ‘egemenliği’ veya ‘bağımsızlığı’ olarak da ifade edilir. Devlet olabilmek için, diğer bir devletin otoritesinden hukuken bağımsız olmalıdır. Eğer bir varlık uluslararası ilişkilerinde bir başka devletin talimatı altındaysa, devlet olarak tanınmak hakkını kazanamaz.


Devlet olarak uluslararası hukuk kişiliğinin kazanılması, onun uluslararası tuplumun üyesi olan diğer devletlerce tanınmasına bağlı olabilir. Ancak tanıma siyasi niteliği olan bir eylemdir.


KKTC, fiilen devlet olmak niteliklerine sahip olmasına rağmen, uluslararası toplum tarafından tanınmamaktadır. Çünkü BM Güvenlik Konseyi, KKTC’nin uluslararası hukuka aykırı olarak kuvvet kullanarak kurulduğu ve Kıbrıs devletinin egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğününün korunması gerektiği nedenleri devlet olarak tanınmaması yönünde bağlayıcı karar almıştır. İlginç bir eleştiri ise, Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye’ye bağımlı ve onun etkisinde olması nedeniyle, egemen bir devlet değil ama Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti ülkesi içerisinde Türk yardımlarına bağımlı de facto bir yönetim olduğu yönündeki görüştür. 








[*] Bu MODEL cevap anahtarı değildir, diğer görüşlere açıktır.




Powered by Qumana


15 Eylül 2011 Perşembe

ULUSLARARASI HUKUK - I

Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2 inci sınıf öğrencilerinin dikkatine,

2011-2012 Akademik yılı Birinci (Güz) Semesteri Devletler Umumi Hukuku - I ders programı Fakülte kütüphanesinde 'Erdem-Uluslararası Hukuk' dosyasında bulunmaktadır.


Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Devletler Umumi Hukuku - I: Genel Kavramlar, Kurallar ve Prensipler, 

2011-2012 Akademik Yılı Öğretim Planı



Hafta 1/15 (20.09.2011): Uluslararası Hukukun Niteliği ve Kapsamı (Tarihi ve Teorileri)

[The Nature of Public International Law: History, Theories and Conceptual Introduction]

Hafta 2/15 (27.09.2011): Uluslararası Hukukun Kaynakları: Uluslararası Teamül (Örf ve Adet) Hukuku, Hukukun Genel İlkeleri ve sair kaynaklar

[The sources of Public International Law: International Custom and other sources]



Hafta 3/15 (04.10.2011): Uluslararası Hukukun Kaynakları: Uluslararası Andlaşmalar Hukuku- I

[The sources of Public International Law: The Law of Treaties - I]



Hafta 4/15 (11.10.2011): Uluslararası Hukukun Kaynakları: Uluslararası Andlaşmalar Hukuku - II + (Devletlerin Ardıl Olması-Halefiyet)

[The sources of Public International Law: The Law of Treaties - II + (State Succession)]



Hafta 5/15 (18.10.2011): Uluslararası Hukuk ve İç Hukuk

[International Law and Municipal Law]



Hafta 6/15 (25.10.2011): Uluslararası Hukukun Kişileri, Devlet ve Tanıma

[Personality, Statehood and Recognition]



Hafta 7/15 (01.11.2011): Devletin Ülkesel Egemenliği

[Territorial Sovereignty]



Hafta .. /15 (08.11.2011): Resmi Tatil



Hafta 8/15 (15.11.2011): Devletin Yetkisi

[State Jurisdiction]



Hafta 9/15 (22.11.2011): Devletin Bağışıklığı

[State Immunity]



Hafta 10/15 (28.11.2011): Devletin Yer Bakımından Yetkisi ve Uluslararası Mekanların Rejimi

[International Spaces]



Hafta 11/15 (06.12.2011): Devletlerin Sorumluluğu

[State Responsibility]



Hafta 12/15 (13.12.2011): Sorumluluğun Sonuçları

[Consequences]



Hafta 13/15 (20.12.2011): Uluslararası Uyuşmazlıkların Barışcı Çözümü: Diplomatik ve Hukuki Yöntemler

[Peaceful Settlement of International Disputes: Diplomatic and Legal Methods]



Hafta 14/15 (27.12.2011): Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Hakemlik Mahkemeleri

[International Court of Justice and International Arbitration]





TASLAK 



Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Devletler Umumi Hukuku - II: Bazı Uygulama Alanları,

2011-2012 Akademik Yılı Öğretim Planı Taslağı (15 Hafta)




Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanma (Bireysel ve Toplu) (2)

[Use of Force – I + II: Unilateral & Collective]



Silahlı Çatışmalar Hukuku ve Sivillerin Korunması (Uluslararası İnsancıl Hukuk) (2)

[International Humanitarian Law]



Uluslararası Suçlardan Bireysel Sorumluluk (Uluslararası Ceza Hukuku) (2)

[International Criminal Law]



İnsan Haklarının Uluslararası Düzeyde Korunması (2)

[International Human Rights Law]



Uluslararası Deniz Hukuku (2)

[The Law of the Sea]



Çevrenin Uluslararası Düzeyde Korunması (2)

[International Environmental Law]



Uluslararası Örgutler (1)

[International Institutions]



Diplomatik Muafiyetler ve Konsolosluk İlişkileri (1)

[Diplomatic Immunities and Consular Relations]



Uluslararası Ekonomi Hukuku (1)

[International Economic Law]



Avrupa Hukuku Anayasası



Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Yüksek Lisans Programı Öğrencilerinin Dikkatine,




2011-2012 Akademik Yılı Birinci (Güz) semesteri Avrupa Birliği Hukuku Anayasası dersinin tanıtım yazısı ve ders planı yazılı kopyası Hukuk Fakültesi Kütüphanesinde Erdem-AB Hukuku dosyasındadır.


Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Yüksek Lisans Programı

2011-2012 Akademik Yılı Birinci (Güz) Semester

Avrupa Birliği Hukuku: Anayasası, İdari Yapısı ve İşleyişi


(The Constitutional and Administrative Law of the EU)



Dersi veren: Dr Mete Erdem

Dersin Kredisi:

Dersin öğrenim süresi: 1 semester

Ön Koşul: Uluslararası Hukuk temel kavramları

Dersin Amacı:

Avrupa Birliği Kamu Hukukunun anayasal boyutunu incelemektir. AB Hukukunun anayasal düzeni içerisinde idari yapısı, kurumsal işleyisi, karar alma ve yargısal denetim usulleri hakkında genel bir kavramsal anlayış kazandırmak ve bunların üye devletlerin iç hukuk düzenlerine olan etkilerini göstermektir.


Bu ders, Avrupa Hukukunun uygulama alanları olarak tanımlanabilecek kişi, mal ve hizmetlerin serbest dolaşımını düzenleyen esaslı ilkeler ile, Avrupa vatandaşlığı, ayırım gözetmemek\eşitlik, rekabet ve çevre hukuku konularını içermez.

Amaçlanan Kazanım:

Konu odaklı:
Bu kursu başarıyla tamamlayan öğrencilerin,
● Avrupa Birliğinin anayasal temelleri, kurum ve kuruluşları ile hukuk düzeninin oluşturulması ve yargısal denetim usullerine ilişkin temel kavram ve ilkeleri tanımaları,
● Topluluk hukukunun örgüt ve üye devletler seviyelerinde uygulanması; özellikle Türk iç hukuk düzeni açısından muhtemel etkileri hakkında düşünce ve görüş sahibi olabilecek bilgi ve becerileri kazanmaları beklenir. 

Hukuk disiplini bakımından:
Öğrencilerin Avrupa Hukuku ile ilgili olan
● Hukuki yöntem ve kaynakları etkili olarak kullanabilmek
● Soruların gerektirdiği hukuki gerekçelendirme yeteneğini, Topluluk müktesebatı, içtihatı ve sair kaynakları araştırarak ulaşmak ve bunları incelemek süretiyle, kazanmaları amaçlanır.

Kişisel olarak:
Bu kursun bir amacı da, öğrencilerin kişisel görüş ve düşüncelerini problem çözme teknikleriyle hukuk mantığına dayalı gerekçeler çerçevesinde oluşturmak ve kendi görüşlerini sözlü ve yazılı olarak ifade etmek becerisini geliştirmeye katkı sağlamaktır.

Bütün öğrencilerin kendi başlarına ilgili hukuku kaynaklarından araştırıp bularak öğrenmeleri ve uygulayabilmelerine yönelik kişisel mesleki beceriyi kazanmaları kursun temel gayesidir.

Öğretim Yöntemi:
Her dersten bir hafta önce, önerilen okuma listesi ve ilgili kaynaklar hukuk kütüphanesindeki ¨Erdem-AB Hukuku¨ dosyasında kullanıma sunulacaktır. Bütün öğrencilerin derslere hazırlıklı gelmesi ve aktif kalımı ile, konular ilgili mevzuat ve yargı kararları çerçevesinde karşılılıklı anlatım ve tartışmalar şeklinde işlenecektir. Ayrıca her öğrenciden belirnecek bir konuda yazılı ödev hazırlaması beklenir.

Başarı Kıstası:
Başarının değerlendirilmesi, Üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Hukuk Fakültesi sınav yönetmeliklerinde belirlenen ölçüt ve usuller çerçevesinde, öğrencinin derslere düzenli ve aktif olarak katılması ve verilen ödevi süresinde teslim etmesi dikkate alınarak yapılacaktır.



Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Yüksek Lisans Programı Avrupa Birliği Hukuku: Anayasası, İdari Yapısı ve İşleyişi,
(The Constitutional and Administrative Law of the European Union)

2011-2012 Akademik Yılı Birinci (Güz) Semester Ders Planı



Hafta 1/15 (22 Eylül 2011): Avrupa Birliğinin Tarihi ve Anayasal Temelleri – 1. Tarihsel Gelişimi ve Anayasal Temelleri

[The History and Constitutional Basis of the EU]



Hafta 2/15 (29 Eylül 2011): Birliğin Örgütsel Yapısı ve Kurumları - 1

[The Institutions of the Union – 1 & 2]



Hafta 3/15 (6 Ekim 2011): Birliğin Örgütsel Yapısı ve Kurumları - 2



Hafta 4/15 (13 Ekim 2011): AB Hukukunun Kaynakları - 1

[The Sources of the EU Law – 1 & 2]



Hafta 5/15 (20 Ekim 2011): AB Hukukunun Kaynakları – 2



Hafta 6/15 (27 Ekim 2011): Karar verme Usulleri

[Law-making Principles and Procedures]



Hafta 7/15 (3 Kasım 2011): AB Hukukunun Genel İlkeleri

[General Principles of Community Law]



***Hafta 8/15 (10 Kasım 2011): Resmi Tatil



Hafta 9/15 (17 Kasım 2011): Topluluk Hukukunun Üye Devletler tarafından Uygulanması – 1. Bağlayıcılık İlkesi, Doğrudan Uygulama İlkesi ile Doğrudan Etki ve Dolaylı Etki İlkeleri, Üye Devletlerin Sorumluluğu İlkesi ve sair Hukuki Çareler

[Enforcement in the Member States – 1. Supremacy of Community Law, Direct Applicability, Direct Effect and Indirect Effect State Liability and Other Remedies]



Hafta 10/15 (24 Kasım 2011): Topluluk Hukukunun Üye Devletler tarafından Uygulanması – 2. Bağlayıcılık İlkesi, Doğrudan Uygulama İlkesi ile Doğrudan Etki ve Dolaylı Etki İlkeleri, Üye Devletlerin Sorumluluğu İlkesi ve sair Hukuki Çareler

[Enforcement in the Member States – 2. Supremacy of Community Law, Direct Applicability, Direct Effect and Indirect Effect State Liability and Other Remedies]



Hafta 11/15 (1 Aralık 2011): Avrupa Adalet Divanı – 1. Kurumsal Yapısı, İşlevleri ve İşleyişi, Bidayet Mahkemesi ve Hususi Mahkemeler

[European Court of Justice - Composition, Function and Jurisdiction, Court of First Instance and Specialised Courts]



Hafta 12/15 (8 Aralık 2011): Avrupa Adalet Divanı – 2. Ulusal Mahkemelerin Uygunluk Denetimi Talebi

[The Preliminary Reference Procedure]





Hafta 13/15 (15 Aralık 2011): Avrupa Adalet Divanı – 3. Divanın Doğrudan Yetkisi

[Direct Jurisdiction]



Hafta 14/15 (22 Aralık 2011): AB Hukukunun Topluluk Düzeyinde Uygulanması – 1. Üye Devletlere Karşı Doğrudan İcraai Yaptırım

[Enforcement of Union Law by Institutions]



Hafta 15/15 (29 Aralık 2011): AB Hukukunun Topluluk Düzeyinde Uygulanması – 2. Topluluk Kurumlarının İşlem ve Eylemlerinin Yargısal Denetimi

[Judicial Review of Union Action]



Genel Okuma Listesi:



Reçber Kamuran, Avrupa Birliği Kurumlar Hukuku ve Temel Metinleri (Bursa: Alfa Aktüel, 2010) [Bkz. Kütüphanede ‘Erdem-AB Hukuku’ Dosyası]



Tezcan Ercüment, Avrupa Birliği Kurumlar Hukuku, 2. Bası (Ankara: USAK, 2005) [Bkz. Kütüphanede ‘Erdem-AB Hukuku’ Dosyası]



Can Hacı, Avrupa Birliği'nin Kurucu Andlaşmaları (Ankara: Adalet, 2009) [Bkz. Kütüphanede ‘Erdem-AB Hukuku’ Dosyası]



Taşdemir Hakan, Avrupa Birliği Hukuku Ders Notları (Ankara: Gazi, 2009) [Bkz. Kütüphanede ‘Erdem-AB Hukuku’ Dosyası]



Günuğur Haluk, Avrupa Birliği’nin Hukuk Düzeni (Ankara: Avrupa Ekonomik Dayanışma Merkezi, 2007)



Ayhan Ufuk, Avrupa Birliğinin Yönetsel Yapısı ve Türkiye (Ankara: Adalet, 2009)



Karluk S Rıdvan, Avrupa Birliği, 10. Bası (İstanbul: Beta, 2011) [Bkz. Kütüphanede]



Tekinalp Ünal & Tekinalp Gülören vd., Avrupa Birliği Hukuku, 2. Baskı, (İstanbul: Beta, 2000)



Arsava Ayşe Füsun, Avrupa Toplulukları Hukuku ve Bu Hukukun Ulusal Alanda Uygulanmasından Doğan Sorunlar (Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları No: 545, 1985)



*Horspool Margot & Humphries Matthew, European Union Law, 6th Ed (Oxford: Oxford University Press, 2010) [Bkz. Kütüphanede ‘Erdem-AB Hukuku’ Dosyası]



*Foster Nigel, Foster on EU Law, 2nd Ed (Oxford: Oxford University Press, 2009) [Bkz. Kütüphanede ‘Erdem-AB Hukuku’ Dosyası]



*Fairhurst John, Law of the European Union, 6th Ed (Harlow: Pearson/Longman, 2007) [Bkz. Kütüphanede ‘Erdem-AB Hukuku’ Dosyası]



***Craig Paul & De Búrca Gráinne (Eds), The Evolution of the EU, 2nd Ed (Oxford: Oxford University Press, 2011) [Bkz. Kütüphanede ‘Erdem-AB Hukuku’ Dosyası]

(***ileri seviyede)